15 Mart 2016 Salı

ATA'MIZA göre dünyanın en büyük insanı kim biliyormusunuz..? Atatürk Bölümü

ATA'MIZA göre dünyanın en büyük insanı kim biliyormusunuz..?

RELAX HACK -Yardım Merkezi-

ATATÜRK BÖLÜMÜ

Cool


Atatürk bir akşam, Çankaya'da arkadaşlarına sordu

- Dünyanın en büyük insanı kimdir?

- Timur'dur Paşam!

- Değil.

- Fatih'tir.

- Değil.

- Yavuz Sultan Selim.

- Değil.

- Alpaslan.

- Değil.

- Napolyon.

- İskender.

- Değil.

Nafile!.. Ne derlerse Atatürk "değil" diyordu. Dalkavuklardan biri dayanamadı:

- Sizsiniz Paşam., dedi.

Atatürk, bu zatı tersledikten sonra, sualinin cevabını kendisi verdi:

- Dünyanın en büyük insanı Hz. Muhammed'dir. Ölümünden bu yana bin üç yüz sene geçtiği halde, günde beş vakit, Cenab-ı Allahtan sonra adı söylenen Hz. Muhammed'dir...

Mareşal Rütbesi Kimlere Verilir ?

RELAX HACK -Yardım Merkezi-

ATATÜRK BÖLÜMÜ


  
Thumbs down Mareşal Rütbesi Kimlere Verilir ?


Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk mareşal rütbesine sahip olan kişi ..

Mustafa Kemal Atatürk'dür. 

Türk ordusunda üç meydan savaşından zaferle dönen veya bir savaşta pek çok cepheyi birden idare ederek zafer kazanan, denizde ve havada da eşit bir başarı gösteren, Türk Silahlı Kuvvetleri için en az orgeneral (denizci ise oramiral) rütbesine sahip subaylara, TBMM tarafından verilen bir askeri rütbedir.


Mustafa Fevzi Çakmak ; Türkiye'nin Mustafa Kemal Paşa'dan sonraki ikinci mareşalı, ilk Milli Savunma Bakanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin cumhuriyet dönemindeki ilk genelkurmay başkanıdır.

Büyük Amiral (Türk Deniz Kuvvetleri)
Mareşal (Türk Kara Kuvvetleri)

Atatürk’ün gizlenen vasiyeti

RELAX HACK -Yardım Merkezi-

ATATÜRK BÖLÜMÜ



VATİKANIN BİLDİĞİ TÜRK HALKININ BİLMEDİĞİ
“ATATÜRK’ÜN GİZLENEN VASİYETİ”

ATATÜRK’ÜN GİZLENEN VASİYETİNDE NELER VAR?!



28.KASIM.1938 AÇILAN VASİYETE PAPA BEDİKTUS 28.KASIM 2006’DA ANIT KABİRE GELEREK GÖNDERME Mİ YAPTI?

Atatürk’ün Jandarma İstihbarat subaylarından TEŞKİLAT-I MAHSUSACI ve aynı zamanda “Türk Polis Teşkilatı”nın kurucularından Mehmet Rifat Efendi’nin en büyük mirası ATATÜRK’ÜN GİZLENEN GERÇEK VASİYETİ.

28 Kasım 1938’de yani Atatürk’ün ölümünden 18 gün sonra ikindi vakti saat 15’te Ankara 3. Sulh Hukuk TRK Mahkemesinde açılan bu vasiyetten çıkan iki tane zarf var. Biri herkes tarafından bilinen 6 maddelik vasiyet diğeri ise 50 yıl sonra açılsın diye Ankara/Ulus’taki Ziraat Bankası kasalarına anahtar uydurulur diye tedbiren kaynakla kapatılan vasiyet!..

Bir aile düşünün 12 Temmuz 1963 yılından itibaren günü geliyor diyerek bu gizli vasiyetin açıklanması için tüm ömürlerini vakfetmişler. Bunlar Alaaddin TUMLUER ve oğlu Meriç TUMLUER... İşin ilginç yanı tıpkı Atatürk’ün GENÇLİĞE HİTABESİ VE NUTUK’da şifrelediği ancak bu vasiyette üzerlerini açtığı sırlar kadar baba-oğul da bir sır küpü.

BU SIRRIN en önemli kaynakları ise Atatürk’ün sıradışı istihbarat subayı MEHMET RİFAT EFENDİ’nin oğlu SELAHADDİN Bey, oğlu ALAADDİN Bey ve torunu MERİÇ Bey.

1988 YILINDA AÇILACAK VASİYETE

KİMLER HANGİ HAKLA EL UZATTI

Alaaddin Tumluer ve oğlu Meriç Tumluer’in ATATÜRK’ÜN GİZLENEN VASİYETİ’nin AÇIKLANMASI için başlatılan çalışmaları 12 Nisan 2005 tarihindeki dilekçe ile ilk duruşma 04 Mayıs 2005 tarihiyle birlikte Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne taşınıyor ve bir dizi 7 celse duruşma gerçekleşiyor. Bu celselerde Baba-oğul Tumluerler’in başta GENEL KURMAY, MİT MÜTEŞARLARI, TÜM İSTİHBARAT BİRİMLERİ YETKİLİLERİ, CUMHURBAŞKANLARI, TBMM BAŞKANLARI, BAŞBAKANLAR, BAKANLAR, SİYASİ PARTİ LİDERLERİ, MİLLETVEKİLLERİ,İŞ ADAMLARI, neredeyse topçu ve popçuların dahi bilgilendirildiği açıklanıyor ve bizzat evraklar açılıp, okunuyor.

Özellikle Mahkemenin 12/Temmuz/2005 tarihinde görülen 3. celsesindeki; “22.01.1964 TARİHİNDE BÜTÜN tarihi belge, vesika, evrak ve eşyaların Genel Kurmay Başkanlığı HARP TARİHİ DAİRESİ (ki günümüzde ATESE/Askeri Tarih ve Stratejik Araştırmalar Merkezi olarak adlandırılıyor/Hakan Yılmaz Çebi)) Temsilcilerin 1 numaralı kasadaki değerli eşyaların ise 29.04.1964 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığına, Maliye Bakanlığı yetkilileri tarafından usulüne uygun şekilde devir ve teslim edilerek kasaların içinin tamamen boşaltıldığı, kasa anahtarlarının yedekleriyle birlikte Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü Merkez Şube Yetkililerine teslim edildiği Ankara Cumhuriyet Baş Savcılığı’nın 27.05.2005 tarih ve 3/9341 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.” İfadesi 50 yıl sonra bizzat Atatürk tarafından açılması için telkin edilen vasiyete kimlerin, milletin kurumlarındaki nüfuzlarını kullanarak yetkileri dışında, üstelik her fırsatta ATATÜRK İLKE VE INKILAPLARININ BEKÇİSİ OLDUKLARINI söyleyerek suç işleme cüretinde bulunduklarını belgelendiriyor.

Meriç Tumluer bu gelişmeler üzerine, “ Heyet Başkanı olan Kurmay Albay Remzi Tetik ve özel yeminli ekibinin İSTİKLAL SAVAŞI TARİHİ ile ilgili hazırlanan yazıya kaynak olabilmesi bahanesiyle teslim, tesellüm tutanakları imzalanarak alınan bu evrakların TADADİ dökümlerinin istetilmesi ve ortaya çıkarılması için dönemin İstanbul milletvekili EMİN ŞİRİN’le birlikte bir dizi çalışmaya giriyor.

DİĞER TARAFTAN MERİÇ TUMLUER, BİR TAKIM ÖZEL İSTİHBARATLARA (!) DAYANARAK BİZLERE, ATATÜRK’ÜN KUTSAL VASİYET DİYEBİLECEĞİMİZ GİZLENEN VASİYETİ İLE İLGİLİ İLK MÜTECAVİZ OLAYLARIN BİZZAT İNÖNÜ TARAFINDAN 1942 YILINDA KASALAR AÇILARAK YAPILDIĞINI DA SÖYLEDİ.

“NETEKİM PAŞA” DARBEYİ NİYE

VASİYET AÇIKLANMADAN ÖNCE YAPIYOR?!

Meriç Bey, Atatürk’ün gizlenen vasiyeti ile ilgili suçladığı bir diğer isim de 1980 DARBERETÖRÜ Ahmet Kenan Evren daha doğrusu tercih ettiği ismiyle sadece KENAN EVREN.

Meriç Tumluer; EVREN’İN vasiyetle ilgisini ise şu ifadelerle açıklıyor:

“17.10.2005 tarihinde 7. Cumhurbaşkanı Sn.Ahmet Kenan Evren’e bir mektup yazarak 10.Kasım. 1988 Yüce Atatürk’ün gizlenen vasiyetinin açıklanması ile ilgili görevli olan yönetici olması açısından gizli vasiyetnameyi okuyup ESKİ TÜRKÇE’DEN YENİ TÜRKÇE’YE TERCÜME ETTİRDİĞİ HALDE hiç kimse okuyamaz ve rahatlıkla ulaşamaz mantığı ile Genel Kurmay Harp Tarihi Stratejik Ekipler Dairesi Başkanlığına bizzat saklatması üzerine, 16. Mayıs. 1990 tarihli Sabah gazetesinde yer alan haberi halen tekzip edememiş...”

Meriç Tumluer devam ediyor:

“Bu konuda ihmalinin olduğunu belirtmek için (Kenan Evren) kendisiyle bizzat karşılıklı görüşmek üzere randevu talebimi belirten 3 sayfalık bir mektup yazıp, Gizli Vasiyetin varlığı ile ilgili Aytunç ALTINDAL’ın yazısı, ATV ana haberde canlı yayında Murat BİRSEL’e bizim verdiğimiz bilgiler sonucu yaptığı röportajda YÜCE ATATÜRK’ÜN OKUYUP NOT DÜŞTÜĞÜ, DİN İLE İLGİLİ BİR KİTAPTAN BAHSETTİĞİ BİR KONUŞMAYI İÇEREN SABAH GAZETESİNDE ÇIKAN HABERİN FOTOKOPİLERİ VE KENDİSİNE HİTABEN YAZMIŞ OLAN BU MEKTUBU, MARMARİS ARMUTALAN’A APS POSTA İLE RESMİ YOLDAN MEKTUP VE FOTOKOPİ EKLERİNİ GÖNDERDİM...”

ÖZEL NOT

MERİÇ BEY, ÖZEL GÖRÜŞMEMİZDE İSE 1980 DARBESİNİN 10.KASIM. 1988 YILINDA YANİ RESMİ TARİHİNDE AÇIKLANMAMASI İÇİN BİR DİZİ OPERASYONUN ÇOK ÖNEMLİ BİR PARÇASI OLARAK YAPILDIĞINI SÖYLEDİ.

PEKİ GİZLENEN VASİYETTE

NELER VAR!

Meriç Bey’in elinde Atatürk’e ait olan Osmanlıca(eski yazı) yazıların gizli vasiyetler olduğunu öğrendim. Bu vasiyetler kendisi masonik şeytanlar tarafından zehirlenme trafiğini fark ettiğinde bizzat kendisi tarafından zaman zaman kaleme alınmış daha sonra kenarlarından KIRMIZI BİR BAL MUMUYLA MÜHÜRLETTİRİLİP KAPATILARAK, 10.Kasım.1988 tarihinde açılmak üzere Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’ndeki özel kasalara hapsetmiş.

GAZİ PAŞA GİZLENEN VASİYETİNDE AŞAĞIDA SIRALADIĞIMIZ gelecekle ilgili öngörülerde bulunurken; MİRAÇ GECELERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE KUTSİ GECELERDE YERYÜZÜNE İNEN İLAHİ MESAJLARA VE BU MESAJLARA AÇIK ALLAH DOSTLARINA DAYANIYOR. TIPKI FATİH SULTAN MEHMET’İN YANINDAKİ AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİ GİBİ...

1- TÜRKİYE PETROL DENİZİ

Vasiyetin yeni Türkçe’ye çevrilmiş bir kısım metnini gördüğümde ATATÜRK TÜRKİYE’DE YOK DENİLEN PETROL SAHALARINI DAHA O DÖNEMDEN TEK TEK ADRESLERİYLE BİRLİKTE BELİRTMİŞ. GAZİ PAŞA, DERİNDE ANCAK PEK ÖNEMLİ PETROL REZERVİ ÜLKE OLDUĞUMUZU AÇIKLAMIŞ...

ATATÜRK MEHDİ HAREKETİNİ

1988 YILINDA MI BEKLİYORDU!..

2- ATATÜRK VASİYETİNİN 50 YIL SONRA AÇILMASINI İSTERKEN, MEHDİ/BÜYÜK TÜRKİYE HAREKETİ’Nİ 1988 YILINDA BEKLEDİĞİ İÇİN Mİ VASİYETİNİN BU YILDA AÇILMASINI İSTEDİ? VASİYETTE ÜLKENİN MANEVİ BATARYALARI BOŞALMIŞTIR DİYEREK DİN VE KURTARICI HAREKET HAKKINDA PEK ÖNEMLİ BİLGİLER VERİYOR...

ATATÜRK HZ. İSA’YI
AYASOFYA’DA MI BEKLİYOR?

3- GAZİ MUSTAFA KEMAL; HZ. İSA’YI AYASOFYA’YA İNECEK OLARAK DÜŞÜNÜYOR. SON PAPANIN DA ATANIN VASİYETİNİN İLK AÇILDIĞI 28. KASIM.1938 YILINA NİSBETEN 28.KASIM.2006’DA GELMESİ DE ATATÜRK’ÜN VATİKAN TARAFINDAN BİLİNEN VASİYETİYLE İLGİLİ OLDUĞU BİLİNYOR...

TÜRKİYE DEMOKRATİK OSMANLI
CUMHURİYETLER BİRLİĞİ

4- Gazi Paşa Türkiye Cumhuriye’nin ileride “TÜRKİYE DEMOKRATİK OSMANLI CUMHURİYETlLER’i” çatısı atında tüm İslam ve Türk dünyasını toplayacağını EVELALLAH öngörüyor.

VE ATATÜRK’ÜN Kürt-Türk-Pomak-Çerkez-Çeçen-Adige-Gürcü ayırımı yapmadan mirasına düşen başta Zonguldak Kömür, İş Bankası hisseleri gibi gelirleri olmak üzere tüm gelirleriyle ilgili çocukların eğitim masrafları için bıraktığı tasarrufları...

VASİYET ŞU ANDA AİHM’DE, AİHM KARARIYLI AÇIKLANMADAN EVVEL NAMUS VE ŞEREF SÖZÜYLE DEVLETİ İDARE ADINA YEMİNLİLERİN YEMİNLERİNİN SÖZDE OLMADIĞINI GÖSTERMESİNİ BEKLİYOR!.

Sevgili Atatürk Vatan Sana Emanet


RELAX HACK -Yardım Merkezi-

ATATÜRK BÖLÜMÜ

Sevgili Atatürk Vatan Sana Emanet


Atatürkçülük kesinlikle donmuş, dondurulmuş bir ideoloji, çağın gerisinde kalmış bir öğreti değildir. Aksine; çağdaş yaşamı kucaklayan, her türlü demokratik, akılcı, bilimsel yeniliklere açık, öngördüğü ve gerçekleştirdiği devrimleri daha da ileri gotürmeyi gençlere ödev olarak yükleyen bir dünya görüşüdür.

Bu başlık altında Ata'mızın yalınlaştırılmış bir yaşamöyküsü; O'nun çeşitli sözleri, söylevlerinden seçmeler ve diğer anektodlarla ifade etmeye, bunun dışında ayrıntılı bir kronoloji ve bazı eski sözcük ve kavramların bugünkü karşılıklarını içeren doyurucu bir sözlük de yeralacaktır.

Ulu Önder Atatürk'ü saygıyla anıyor; ilkelerine ve bizlere bıraktığı kutsal emanet Türkiye Cumhuriyeti'ne olan bağlılığımızı bir kez daha dile getirme onurunu duyuyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ve sürekliliğinin temeli olan, Türk toplumunu çağdaş, laik, demokratik, katılımcı, uygarlıkçı ve özgürlükçü bir toplum durumuna getirmeyi amaçlayan düşünceler, ilkeler ve uygulamalar bütünü varlığımızdır. Sevgili Atatürk Vatan Sana Minnettar..

ATATÜRK 

Sen kanımda namus
Kısrağımda hilal
Sen mataramda su, torbamda ekmek
Sen mavzerimde fişek 
Ben Ondokuzuncu Fırka
Yetmişbirinci Alaydan Mehmet

Ayhan Hünalp

Ulu Önder'in Doğuşu 

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te Kocakasım Mahallesi, Islahhane Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV - XV. Yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selanik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesine mensup olup, Sarıgüllü Hacı Sofu ailesinden Varyemezoğlu İbrahim Feyzullah Efendi'nin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf kâtipliği, gümrük kolculuğu ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlenmiş, 1888 yılında 47 yaşında vefat etmiştir. Ailenin Mustafa'dan (Kemal Atatürk) başka Ahmet, Ömer adlı iki oğlu, Naciye, Fatma, Makbule adlı üç kızı daha vardı, ama Mustafa ve Makbule dışında diğerleri küçük yaşta öldüler. Makbule (Atadan) 1956 yılına kadar yaşadı. Büyük bir özveriyle çocuklarını yetiştiren, örnek Türk kadını Zübeyde Hanım, 14 Ocak 1923’te İzmir’de, oğlunun başarılarını gördükten sonra 66 yaşında hayata gözlerini yumdu. 


Çocukluğu, Okul Yılları 

Öğrenimine annesinin isteğine uyulup, ilahilerle uğurlanarak Selanik’te Fatma Molla kadın adlı mahalle mektebinde başladı. Okulda bağdaş kurup oturmak Mustafa’ya zor geliyordu. Bir gün dayanamadı ve ayağa kalktı. Hocası oturması için onu azarladı ise de onu dinlemedi. Bunun üzerine: 

- Bana karşı mı geliyorsun? Diye soran hocasına:

- Evet, karşı geliyorum. Diye yanıtlayınca Fatma Molla kadın mektebinden alındı ve modern tarzda öğretim yapan Şemsiefendi ilkokuluna verildi. 

Bu okul, daha sonra bir başka özel okulla birleşti ve dört sınıfı ilk, dört sınıfı da orta bölümünü oluşturan Fevziye adını aldı. Henüz bu okulu bitirmemişti ki babası Ali Rıza Efendi vefat etti. Bunun üzerine yalnız kalan annesi Zübeyde Hanım, çocuklarını da yanına alarak, Langaza’da bir çiftlikte kâhya olarak çalışan kardeşi Hüseyin Ağa’nın yanına gitti. 

Mustafa burada bir süre tarla bekçiliği yaptı. Bir kulübede oturuyor ve fasulyelere musallat olan kargaları kovalıyordu. Köye okul yoktu. Bir Rum papaz ve bir Müslüman hoca çocuklara okuma yazma öğretiyordu. Bu yüzden Mustafa yine Selanik’te teyzesinin yanına gönderildi ve Selanik Mülkiye İdadisi’nin Rüştiye bölümüne yazıldı. Ama burada da fazla tutunamadı. Bir gün okulda arkadaşları ile kavga etti, onu elebaşı sayan bir hoca Mustafa’yı fena şekilde hırpaladı. Öğrenciler arasında Kaymak Hafız lakabıyla anılan bu hocanın haksız muamelesini öne süren Mustafa, okulu terk etti. 

Onun hayali Askeri rüştiyeye girmekti. Buna neden ise bu okula giden arkadaşlarının giydikleri üniformayı çok beğenmesiydi. Askeri rüştiye sınavlarına annesinden gizli olarak girdi ve kazanarak sonunda bu okula kaydını yaptırdı. (1893) Okulda, özellikle matematik dersinde çok başarılıydı. Bu durum matematik öğretmeni ve adaşı Mustafa Sabri’nin de dikkatini çekti ve ona ‘’ eksiksiz, olgun ‘’ anlamına gelen Kemal soyadını verdi. Bundan sonra o her yerde Mustafa Kemal olarak anılacaktı. 

Askeri rüştiyeyi 1896’da bitirdi ve Manastır Askeri İdadi’sine girdi. Henüz 14 yaşındaydı. Mustafa Kemal bu okulda Ömer Naci adlı bir çocukla arkadaş oldu. Ömer Naci şiirler yazar ve bunları Mustafa Kemal’e okurdu. Bunun dışında ona okuması için bazı kitaplar da verirdi. Böylece sonraları ünlü bir hatip olan Ömer Naci, O’na şiir ve hitabet zevkini aşıladı. O sıralarda başka bir arkadaşı da ona ‘’ siyaset ‘’ diye bir şeyin varlığını öğretti. Bu, Makedonyalı ve Fransızcayı iyi bilen Ali Fethi isimli bir öğrenciydi. Yetersiz olan Fransızcasını ilerletmesi için Mustafa Kemal’i destekliyor ve Rousseau, Voltaire, Montesquieu gibi siyasal düşünürlerin eserlerini tanıtıyordu. Bütün bunlara karşın alay emini ve hitabet hocası Mehmet Asım Efendi ise, ‘’ şiir ve edebiyat asker olanların uğraşacağı konular değildir ‘’ diye onun bu konudaki merak ve hevesini önlemeye çalışıyordu. Ali Fethi’nin telkinleri yerini bulmuştu. Mustafa Kemal Manastır İdadi’sinde okurken, yaz tatillerinde Selanik’teki College des Freres de Salle’nin açtığı özel derslere gitti ve Frere Rodrigues’ten Fransızca dersleri aldı.

Manastır Askerî idadisini 1898’de bitirdi ve İstanbul’a Harbiye mektebine geldi. 13 Mart 1899 da, 1283 apolet numarasıyla piyade sınıfına yazıldı. İmparatorluk başkentinin renkli ve hareketli hayatı bu genç ve tecrübesiz taşra cocugunu çok etkiledi. Harbiye mektebinde Ali Fuat (Cebesoy) ile arkadaş oldu. Bu arkadaşlık onun soylu bir İstanbul ailesiyle yakınlık kurmasını sağlamıştı. Onsekiz yaşının bütün şevk ve ateşiyle İstanbul yaşantısına kendini teslim etti. (Bunu daha sonraları ‘’ Birinci sınıfta saf gençlik hayallerine tutuldum, dersleri ihmal ettim, senenin nasıl geçtiğinin hiç farkında olmadım. Ancak dersler kesilince kitaplara sarıldım. ‘’ diye anlatacaktır. ) Bu arada Fransızca çalışmaya devam etti. Şimdi Ali Fethi’nin tanıttığı Fransız yazarlarını daha iyi inceleyebiliyordu. O dönem nesillerinin hepsinde vatan, millet ve hürriyet duygularının uyanmasında ve gelişmesinde başlıca rolü oynayan vatan şairi Namık Kemal’in eserlerini ve şiirlerini de gizli gizli okumaya başladı. Özellikle Osmanlı yöneticilerinin siyasetini anlamaya çalıştı.


Gençlik Yılları 

Mustafa Kemal, Harbiye mektebini 10 Şubat 1902'de bitirdi ve Erkânı Harbiye (Kurmay) sınıflarına geçti. Bir zamanlar matematik ve şiire duyduğu merakı şimdi tarih konusunda duyuyordu. Bu dönemde Napolyon hakkında ne bulduysa okudu. Napolyon’u çok beğeniyordu. Bundan başka John Stuart Mill de anlamaya çalıştığı yazarlardandı. Öte yandan, okuyup öğrendiklerinin sadece kendisinde kalmasıyla yetinmiyor, düşüncelerini bütün Harbiye mektebi öğrencilerine yaymak istiyordu. Bu amaçla bazı arkadaşlarıyla birleşerek gizlice dağıttıkları bir gazete çıkarmaya başladı. El yazısıyla çıkan gazetenin idare ve siyaset alanındaki bozuklukları açıklayan yazılarının çoğu Mustafa Kemal tarafından kaleme alınıyordu. Bir gün veteriner sınıflarında bir gazeteyi hazırlarken suçüstü yakalandılar. Bütün geleceklerini mahvedebilecek bir olay, kendi geleceğini de yok edebilir diye okul komutanı Ali Rıza Paşa tarafından örtbas edildi. Bu türden ders dışı çalışmalarının yanı sıra Mustafa Kemal, bir yandan da savaş teknikleri (özellikle gerilla hareketleri) üzerinde de durdu. Strateji ve taktik sorunlarını inceledi. Erkânı Harbiye’yi 11 Ocak 1905’de bitirdi ve kurmay yüzbaşı oldu. 320 kişilik piyade sınıfını yirmincilikle bitirip, kurmaylık hakkını kazanan 13 subay arasına girdi. 

Yirmidört yaşındaydı. Beyazıt’ta bir ev kiralamıştı. Ayrıca, birkaç arkadaşıyla birlikte bu eve bitişik bir ermeninin evinden de bir oda tutmuşlardı. Siyasal faaliyetlerine bu odada devam ediyorlardı. Aslında bu faaliyet memleketin gidişini ve Padişahı eleştiri ile yasak kitapları okumaktan öte bir nitelik taşımıyordu. Arkadaşlarından biri, bu toplantıları jurnalledi ve onları yakalattı. Mustafa Kemal, Ali Fuat ve onlarla beraber yüzbaşı çıkmış iki genç tutuklandılar ve Yıldız Sarayı’nda uzun süre sorguya çekildiler. Soruşturma birkaç ay sürdü. Fakat okul müdürü gençlerin affedilmesinde, suçlarının büyük bir önemi olmadığında ısrar edince İstanbul’a sürülmek şartıyla affedildiler. 

Mustafa Kemal ile Ali Fuat ‘’ kolaylıkla memleketlerine gidemeyecekleri bir yere gönderilmeleri ‘’ emri üzerine Şam’da 5. Ordu emrinde 30. Süvari alayına gönderildiler. Bu görev, Mustafa Kemal’in İmparatorluğun içinde bulunduğu acıklı durumu yakından tanıması için bir fırsat oldu. Yüzbaşı olarak başlıca görevi, kendisinin modern askerî okullarda gördüğü eğitimi görmemiş olan subaylara askerî bilgisini öğretmek ve ordunun o bölgedeki Dürzîleri kontrol görevine katılmaktı. Görevinin ilk kısmına ciddiyetle sarıldı ve kolayca da başardı. Ama Dürzîleri kontrol işinde araya rüşvet olaylarının karıştığı olaylarla karşılaştı. Ali Fuat Şam’dan yeni bir görevle ayrılmıştı.

1 yorum:

  1. Kadir Taşkıran – Turkish Information And Security: Ata'Miza Göre Dünyanın En Büyük Insanı Kim Biliyormusunuz..? Atatürk Bölümü >>>>> Download Now

    >>>>> Download Full

    Kadir Taşkıran – Turkish Information And Security: Ata'Miza Göre Dünyanın En Büyük Insanı Kim Biliyormusunuz..? Atatürk Bölümü >>>>> Download LINK

    >>>>> Download Now

    Kadir Taşkıran – Turkish Information And Security: Ata'Miza Göre Dünyanın En Büyük Insanı Kim Biliyormusunuz..? Atatürk Bölümü >>>>> Download Full

    >>>>> Download LINK 1r

    YanıtlaSil